Archive for the ‘istanbul’ tag
Gelinliğin Başkenti İzmir
4 yıl önce yıllık 60 milyon dolar olan gelinlik ihracatı, IF Weeding Gelinlik-Damatlık ve Abiye Fuarı ile birlikte büyüyerek geçtiğimiz yıl 125 milyon dolara yükseldi Çankaya ve Mimar Kemalettin’de her köşe başında gelinlik firması göze çarpmaya başlarken, sektörün kentteki İzmir’deki toplam büyüklüğü 200 milyon dolara ulaştı.Şubat’ta düzenlenecek olan 5. Gelinlik Fuarı Barcelona ve Milano’daki organizasyonları ikiye katlarken, sektörde kuralları artık biz belirlemeye başladık.
Kumru ve boyoz ile anılan İzmir, artık gelinlik denilince de akla gelen dünya kentleri arasına girdi. Genç kızların rüyalarını süsleyen gelinlikte Türkiye’nin en büyük üretim merkezi olan İzmir, bu alanda dünyada söz sahibi olan İtalya ve İspanya’yı da sollamayı başardı. Önümüzdeki Şubat ayında 5. kez düzenlenecek olan IF Weeding Gelinlik-Damatlık ve Abiye Fuarı, Milano ve Barcelona’da düzenlenen fuarları ikiye katlarken, gelinlikte artık kuralları İzmir belirlemeye başladı.
Gelinlik Fuarı denilince İstanbullu firmalar da artık İzmir’i tercih ediyor. Türkiye’nin önde gelen tasarımcıları da fuarda yer almak için sıraya girdi. Fuarla birlikte İzmir’deki gelinlik sektörü de büyümesini sürdürürken, tekstil sektörünün başka kollarında çalışan firmalar da bu alana yatırım yapmaya başladı. Çankaya ve Mimar Kemalettin’de her köşe başında gelinlik firması göze çarpmaya başlarken, sektör krize de aldırmadan büyümesini sürdürdü. Sektörün İzmir’deki toplam büyüklüğü 200 milyon dolar civarında. Dört yıl önce yıllık 60 milyon civarında olan gğgelinlik ihracatı fuarla birlikte artarak geçen yıl 125 milyon dolara yükseldi.
Bu yıl yapılan fuarda İran ile iş bağlantısı yapan Berika firması siparişleri yetiştirmek için yıl sonuna kadar tam kapasite çalışırken, mikro kredi projesi kapsamında ilk defa iş hayatına atılan kadınlar da gelinlik ve abiye kıyafetleri işleyerek ev bütçelerine katkı sağlıyor. Gelinlik sektöründeki atılım ile birlikte Ege Üniversitesi’nde gelinlik ve abiye bölümü açılırken, birçok firma da kendi markasını yarattı.
Önümüzdeki Şubat ayında yapılacak olan IF Weeding Gelinlik-Damatlık-Abiye Fuarı için şimdiden yaklaşık 11 bin metrekare stand alanının satışını gerçekleştirdiklerini dile getiren İZFAŞ Genel Müdürü Doğan İşleyen, sektör devleri İtalyan ve İspanyolların da artık İzmir’deki fuarı yakın takibe aldığını söyledi. 15-20 yıldır düzenlenen Milano ve Barcelona fuarlarının yaklaşık 5 bin metrekare alanda kurulduğunu, İzmir’deki Gelinlik Fuarı’nın çok kısa bir sürede bu fuarları ikiye katladığını belirten İşleyen, Avrupa’nın en büyük fuarı haline geldiklerini, gelinlikte dünyanın başkenti olduklarını açıkladı.
Fuarın dünyanın her noktasında tanıtımı yaptıklarını ifade eden İşleyen, bu alanda faaliyet gösteren firmaların İzmir’deki fuardan haberdar olduklarını ve yakından takip ettiklerini dile getirdi. Geçen yıl fuara 154 firmanın katıldığını, bu yıl bu rakamın daha da artacağını dile getiren İşleyen, firmaların fuarda gerçekleştirdiği iş bağlantıları ile yıl boyunca Avrupa, Ortadoğu ülkeleri ile Türk Cumhuriyetleri’ne ihracat yaptıklarını kaydetti.
Ege Giyim Sanayicileri Derneği (EGSD) Başkanı Nedim Örün ise önümüzdeki Şubat ayında düzenlenecek fuara sektörde önemli bir yere sahip olan İstanbul Osmanbey Derneği üyesi firmaların da katılma kararı aldığını söyledi. Örün, Moda Tasarımcıları Derneği Başkanı Bahar Korçan ve üyelerinin de bu yıl fuarda yer almak istediğini kaydetti. Fuar’ın Paris ve Milano gibi moda merkezlerinde de ses getirecek nitelikte bir tanıtımını yapacaklarını belirten Örün, hem Avrupa hem de Ortadoğu pazarında İzmir’de üretilen gelinliklerinin artık daha çok rağbet görmeye başladığını kaydetti.
İran’a gelinlik yetiştiremiyor
Berika markasıyla bugüne kadar yapılan 4 fuara da katılan Style Berika firması bu yıl yapılan fuarda İran’dan aldığı gelinlik siparişleri ile adeta ihya oldu. “Işığın Pırıltısı” anlamına gelen Berika markasıyla İran başta olmak üzere Ortadoğu pazarından önemli siparişler aldıklarını belirten firmanın finans sorumlusu Senem Kahyaoğlu, Arap ülkelerinin İzmir’de üretilen gelinliklere hayran olduklarını söyledi. Yıl sonuna kadar sadece İran pazarına 5 bin adet gelinlik dikeceklerini açıklayan Kahyaoğlu, “Biz 8 yıldır gelinlik üretimi yapıyoruz. Son 4 yıldır bütün fuarlara katıldık. Fuarın oturması ile birlikte meyvelerini topluyoruz. Yıl sonuna kadar tam kapasite ile çalışacağız” diye konuştu.
Marka sayısı hızla artıyor
Gelinlik sektöründe en büyük üretim merkezi olan İzmir, IF Weeding Fuarı ile artık bu alanda kabuğunu kırmaya başladı. Fuar ile birlikte yeni pazarlara açılan İzmirli firmalar, artan potansiyel ile birlikte kendi tasarımlarını ve markalarını da oluşturmaya başladılar. Bu yıl düzenlenen fuar öncesi Madam Burcu, Miss Defne, Resesa ve Berika markaları ulusal kanallarla bilbordlar da tanıtımlarını yaptı. EGSD Başkanı Nedim Örün de Robe Blanche markasını yaratarak geçen yıl bu sektöre adım atmıştı.
Akademisi de kuruldu
İzmir’de gelinlik sektörünün hızlı bir şekilde büyümesi ile nitelikli eleman ihtiyacını karşılamak için üniversitede bölüm açıldı. Gelinlik ve abiye tasarımı konusunda Ege Üniversitesi Emel Akın Meslek Yüksekokulu’nda geçen yıl açılan bölüm 2 yıllık periyotlarda sektörün istediği nitelikte işgücü yetiştirecek.
Mikro kredi alan kadınlar sektöre üretim yapıyor
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı tarafından finanse edilen Mikro Kredi Projesi’nden İzmir’de 100 kadın yararlanıyor. Buradan kredi alan kadınların büyük bir bölümü gelinlik ve abiye sektörüne hizmet veriyor. İlk olarak Buca bölgesinde 500-700 TL mikro kredi kullanarak ilk kez iş hayatına atılan kadınlar, gelinlik ve abiye kıyafet üretiminde çalışarak aile bütçelerine de katkı sağlıyor.
Vural Gökçaylı, haute couture’ün altın çağında Paris’te Givenchy, Jean Patou ve Yves Saint Laurent’le çalıştı
Audrey Hepburn, Jackie Kennedy gibi gerçek moda ikonlarıyla tanıştı. Şıklığın bir elbiseyle olmayacağını, bir yaşam biçimi olduğunu hayatına kazıdı. Geçenlerde defile yapan Vural Gökçaylı ile “şık olmayı” konuştuk. Ünlü modacıdan kanser nedeniyle iki göğsü alınan eşi Meral Gökçaylı’nın mücadelesinde bir eş olarak neler yaşadığını, nasıl destek olduğunu da dinledik.
Sizin için şıklık nedir?
Şıklık bir yaşam şeklidir. Her şeyin şık olması güzel. Çevre düzeni şık olmazsa şık bir giysi neye yarar?
Şıklık kavramıyla ilk ne zaman tanıştınız?
Paris’te Jean Patou’da asistandım. Dikiş diken kadınlar arasında biri, diğerleri gibi değildi. “Kim bu kadın?” diye sordum. “Bu fakir düşmüş bir kontes” dediler. 60 yaşındaydı. Ben 24. Ama onunla ahbaplık ediyordum. Beni bir gün evine davet etti. “Kontesliğime bakmayın; ne şato ne saray, mütevazı bir evim var. Lütfederseniz gelin” dedi. Gittim; işte orada şık giyimle birlikte yaşam tarzındaki şıklığı gördüm.
Nasıl bir şıklıktı?
Küçücük bir daireydi. Kontes siyah bir elbise giymişti. Sofrada yere kadar elde işlenmiş kolalı keten bir örtü, üzerinde gümüş şamdanlar, porselenler vardı. “Ne kadar muhteşem bir sofra” dedim. “Son kalan şıklığım” dedi. Ve ekledi: “Tanrı’ya şükrediyorum ki bana masa örtüsünü kolalama kudretini veriyor. Doğru dürüst yemeğim de olmasa şık bir sofrada şık bir kıyafet giyip yemek yemek benim için ibadet gibi bir şey.” İşte bunu hissetmezseniz hiçbir zaman şık olamazsınız.
İstanbul’daki şıklığı nasıl buluyorsunuz?
İngiliz gazeteci “Sokakta bir sürü kapalı, garip giyinen hanım var, hautecouture giyinen yok, kime dikiyorsunuz?” diye sordu. İstanbul’da bir köy-kent görünümü var. Modayı da çağdaş giyimi de halka indiremedik. Ben çocukken İstanbul’da herkes çağdaş giyinirdi. Şimdi ise politize olmuş bir giyim var. Sosyal yapının, çağdaş yaşamın içinde modernleşmekten bahsediyoruz, güzel alışveriş merkezleri yapıyoruz ama oraya da şık insan gerekli. Sarıp sarmalayıp, paketlenmiş gibi insanları görmek tabii rahatsız ediyor. “Türkiye’de çağdaş moda ve haute- couture mü yapıyorsunuz?” diye bana sormaları ağırıma gidiyor.
Bu soruyu soranlara ne dediniz?
“O çarşaflılar Arap turistler” dedim.
Politik değişim mi İstanbul’un şık yapısını değiştirdi ya da yok etti?
Eski İstanbul beyefendisi hem doğu hem batı kültürüyle büyümüş kişilerdi. Bu şık insanlar yok artık, hepsi öldü gitti. Bizim kendi kültürümüz var, bizim akrabalarımız İsveçliler ve Macarlar. Araplar değil. Türkler Arap kültürünü alıp paralize olmuştur ve bugün de hala o politika devam ediyor. Şimdi batının da kötü tarafını taklit ediyoruz. Bir gelinlik provasına damat da geldi. Kasketi ters takmış, ayaklarını cam sehpama uzattı. Amerika’da okumuş. Ben de batıda okudum ama böyle dönmedim! Ya Arabın ya Amerikalı’nın ya Avrupa’daki en dejenere insanın peşine takılıyoruz.
Batılı kadınla bizim kadınlarımızın farkı ne?
Takma kirpiği batıda artistler takar, aşırı makyajı normal kadın yapmaz. Paris’te 16. Bölgede oturan bir hanımefendinin makyajı da, giyimide ölçülü ama şıktır. Bizde her şey abartılı. Bu kadar topuklarla jean pantolon giyip yürümeye çalışan genç kız hareketinde bir sürü yaşlı hanım var.
İstanbul’un şık hanımları kimler? Türkiye’de şık hanımefendi sayın kaç tane çıkar. Moda uğruna her gün komik şeyler giyen moda ikonları zaten renkli basının oyuncağı. Her hafta mecmualarda fotoğrafı çıkan aynı hanımefendiler için “Ne kadar şık” diye yazan da yine basın. Moda ikonu olarak gösterilen şarkı söyleyen hanımefendiler var, bunlar moda ikonu olur mu Allahaşkına? Moda eleştirmeni de yok. Çoluk çocuğun elinde o da. Bilip bilmeden yazıyorlar…
Paris’te gerçek moda ikonları ile tanışmış biri olarak size göre kim moda ikonu?
Ava Gardner’ler, Katherin Hepburn’lar, Marlene Dietrich’ler yok ki. Hepsi birer moda ikonuydu. Çok hoş kadınlardı, en iyi moda tasarımcılarının reklam fonundan giyinirlerdi, giydikleri moda olurdu. Ben çalışırken Givenchy Audrey Hepburn’u giydirirdi. Koleksiyonumuzu Audrey Hepburn’a göre çizerdik, mankenlerimizi de ona benzetirdik. Givenchy ona hayrandı zaten. Şimdi var mı onlar gibi moda ikonu? Sienna Miller, Kate Moss var… Yani… Neden? Elizabeth Taylor’lar Oscar Ödüllerine ya Christian Dior ya da Yves Saint Laurent giyerdi. Şimdikiler hazır giyimden alıp gidiyorlar. Onların vakitleri yok, iki kuyruk, iki askı, iki de fırfır koydunuz mu tamamdır.
Sizin moda ikonunuz kimdir? Paris’te yaşadığım dönem Catherine Deneuve, Yves Saint Laurent’in giysileriyle muhteşem bir ikondu. Ama çok kötü yaşlandı. Christian Dior’un ikonu ise Grace Kelly’ydi. Grace Kelly gibi zarif kadını bulun bulabiliyorsanız. Kızları felaket. Manken Bettina vardı, Ağa Han’la evlenmişti. Şimdi iki sandık kadar bir kadın. Kalmadılar.
Türkiye’de o dönemin şık hanımları kimlerdi? Mefkure Şerbetçi vardı. Lana Turner gibi çok hoş bir hanımefendiydi. İkinci Dünya Savaşı döneminde bile Paris’e gider Christian Dior’dan giyinirdi. Benim de müşterim oldu. O kadınlar mezardan çıkıp gelirse şıklık geri gelecek. Şimdi Yves Saint Laurent gibi, Givenchy, Christian Dior gibi bir moda tasarımcısı da yok.
Şimdi Christian Dior’u John Galliano yapıyor, sizce nasıl? Christian Dior her zaman şıktır; bir çizgisi vardır. Galliano’ya hiç sözüm yok, fevkalade bir tasarımcı. Ama çağdaş yaşamda onun kreasyonunu giyen bir tek kadın yok. Yaptığı şov, promosyon. Orada çalışan bir arkadaşıma, “Kimler alıyor bu ayakkabıları, elbiseleri?” diye sordum. Galliano’dan beri Christian Dior’un en fazla ciro yaptığı ürünler güneş yağı, krem, kozmetik, parfümmüş. Bir tane Hollywood starının, bir aristokratın üzerinde Christian Dior görmedik. Eskiden Madame Simpson, Grace Kelly en iyi müşterileriydi. Şimdi bu kadınları bulun bana!
Carla Bruni Dior giymiyor mu?
Her dakika değişiyor. Şimdi başka birilerini giyiyor.
Sizi en çok etkileyen modacı Givenchy mi oldu?
Benim ilk ekolüm olduğu için hayranlığım var. Givenchy markidir, soylu bir adamdır. Şimdi 80 küsur yaşında Moskova’da Bolshoy’a kostüm yaparak kendini eğlendiriyor. Givenchy’nin başında bir İrlandalı var, dökülüyor. Türk lokantasına Fransız koymak gibi, iyi bir yemek çıkar mı?
Moda deyimle, ‘Vural Gökçaylı kadını’ eşiniz Meral Hanım mı?
Evlendiğimizde Meral 33 yaşındaydı, bale yapmıştı, incecikti, yüzünün inceliği beni cezbetmişti. O dönem bütün elbiselerimi ona göre yapmaya, mankenlerimi Meral’e benzeyenlerden seçmeye gayret ediyordum. Benim tipim bugün çocuksu yüzlü, ince kadın. Vamp görünen kadından nefret ederim. Fazla makyajlı, göğsünü öne, poposunu dışarı çıkaran, fazla kırıtan kadın sevmem, çağdaş yaşamda bu yok. Manken seçiminde zorlanıyorum.
Neden?
Türkiye’de çok zor manken seçimi. 12 tane mankeni bir araya çok zor getiriyoruz, yok çünkü.
Neresinden tanırız sizin giysinizi?
18 senedir defilemi Afrodisias Vakfı için yaparım. Sevgi Gönül’le o vakfı kurmuştuk. Defilelerimde Anadolu medeniyetlerinden küçük bir etki vardır. Bu sene Selçuk’la Arfodisias’ı evlendirdim. Öğrencilerime de hep “Teknik bilginiz, yaratıcı gücünüz olsun, ama ilhamınızı Anadolu medeniyetlerinden alın. Çünkü Anadolu’dan geçen bütün medeniyetlerin mirasçısıyız” derim. Afrodisias Vakfı’nı kurmaya Ankara’ya gittiğimizde görevli memur “Bu nasıl vakıf ismi Papandreu gibi” dedi. Kağıdı suratımıza attı. Dönemin bakanı Müşerref Taşçıoğlu “Buna başka bir isim bulalım” dedi, ‘Geyre Vakfı’ yaptık ismini. ‘Geyre’ de Rumca’dan geliyor; aynı topraklarda etle kemik gibi olmuşuz, bu husumet nedir?
Siz de çok şık bir erkeksiniz. Sizin kıyafetler kime ait?
Terzim yıllarca Hayrettin Aker’di. Hâlâ onun diktiklerini giyiyorum. Hayrettin Bey vefat ettikten sonra onun yanında yetişen İbrahim Bey’e diktiriyorum. Ben tarif ediyorum, o dikiyor. Coco Chanel’in sağ kolu, o tayyörlerini yapan İbrahim Elmas adlı bir Türk’tü. Coco Chanel’le kavga edip ayrılır, Chanel “Getirin o Türk’ü” derdi. Türkiye’ye döndüğünde bana da çok kostüm dikti, onları da hala giyiyorum.
Günümüzdeki moda tasarımcılarını, genç haute couture’cüleri nasıl buluyorsunuz?
Maalesef Türkiye’de modacılar gökten zembille iniyor. Bir ev hanımı sermayeyle modacı oluyor. Başka birisi “Ben Amerika’da şunu okudum” diyor. Benim, “Ben dişçiyim muayenehane açacağım” demem nasıl olmazsa onların da “Ben moda tasarımcısyım” deyip atölye açmaları olamaz, ama açıyorlar. Ben ne diyeyim, böyle kafaya böyle şimşir tarak!
Paris’ten önceki hikayeniz nasıl? Küçükken hep modacı olmak istedim. Bu nedenle aile içinde devamlı itildim kakıldım.
Neden?
Kötü bakıyorlardı, erkek çocuğun kumaşlarla oynaması hoş karşılanmıyordu. Sene 1946, ben de 3 yaşındayım. Harp bitmiş, babam karaborsadan perde almış. Ben de makasla onu kesip kız arkadaşlarımın bebeklerine etek yapmışım. Kıyamet kopmuş. İtalyan Lisesi’ndeki hocam fark etti; “Sen moda oku” dedi. “Ne diyor bu adam” dedim. Moda’da komşumuz İnci Moran fotoğraf tahsili için Amerika’ya gitmişti, bütün mahalle “Ya fotoğraf çekmeyi öğrenmek için ta Amerika’ya gidilir mi?” demiştik. Ama sonra ben de moda okumaya Paris’e gittim.
Ailenizin karşı çıkması, ‘gay modacı’ olursunuz korkusu muydu?
Oradaki karşı çıkma, bir erkek çocuk neden kız çocuğunun oyuncaklarıyla ilgileniyor durumuydu. Babam vefat etmişti, dayım çok kızardı, “Bir daha görmeyeyim” derdi. Hamur açılırken onlardan ayakkabı, şapka yapardım. Dayım görünce, şak bir tane tokat atardı.
Ailenizin korktuğu olmadı; gay olmayan ender modacılar arasındasınız. Bunun ayrıcalık olduğunu düşünüyor musunuz?
O da bir ayrıcalık. Ama Coco Chanel’e “Hangi erkek modacıyı beğeniyorsun?” diye sormuşlar. “Hiçbirini beğenmiyorum. Çünkü hiçbiri kadınları sevmiyor ve onları çirkinleştiriyor” demiş!
‘Meral’i kanserden erken teşhis ve şefkat kurtardı’
Peki evlilik?
En önemli şey evlilikte mutluluğu bulmak. Bu bir sanattır. Ufak şeylerden de mutlu olunabilir. Birçok genç evleniyor, gelinlik dikiyoruz, 6 ay sonra ayrılıyor. Hayat ve evlilik ciddi bir şey. Bir iş ortaklığı gibi. Beraber yaşlanacaksınız, beraber mutlu olacaksınız, sizin arkadaşınız olacak, kardeşiniz olacak, benim annem babam da Meral’inkiler de öldü, zaman zaman o benim annem babam, ben onun anne babası oldum. Bizim müşterek çocuğumuz da yok. Ben eşimin oğlu, o benim kızımdır.
İkinizin ayrı ayrı çocukları var; birlikte neden yapmadınız? Benim iki kızım, Meral’in iki kızı vardı; 4 tane kızımız oldu. Biz çocuk yapmak istemedik. Çocuklar hep babaları gibi eş istiyorlar. Öyle bir eş yok.
İyi eş sınavını Meral Hanım’ın göğüs kanseri geçirdiği sırada verdiniz. Hastalık haberini aldığınızda ne hissetmiştiniz?
Ankara’da Fransız Sefareti’ne defile yapıyorduk. Defileye giderken Meral, “Göğsümü kontrol ettireceğim” dedi. Onun aileden de bu konuda sıkıntı olduğu için kafayı çok takmıştı, 6 ayda bir kontrol ettiriyordu. “Daha 3 ay oldu, fikrisabit haline getirdin” dedim. “Duşta bir şey hissettim” dedi ve kontrole erken gitti. Ankara’da defileye başlarken raporlar geldi. “Kötü, hemen ameliyat olması gerekiyor” dediler. Ona ilk söylediğim, “A Meralciğim nezle gibi bir şey, geçecek. En iyi doktorlara gideceğiz” oldu. Allah rahmet eylesin Sevgi Gönül de akciğer kanseriydi, artık öleceğini biliyordu, arkadaşlarını da davet etmiş, uçakla Salzburg’a konsere gitmişti. Amerikan Hastanesi’nden öğrenmiş, beni aradı.
Ne dedi?
Biz bir doktordan çıkmıştık, memnun kalmamıştık. Amerika’ya mı gitsek diye düşünüyoruz. Sevgi, “Duydum Meral hastaymış, doktor Meral Demirel’e gidin” dedi. Gittik, güneş gibi bir kadın, gayet bakımlı. Daha önce gittiğimiz Frankenstein gibi bir doktordu, “Göğüs alınacak mı?” diyorum, azarlıyor. Doktor Meral Hanım, “Bir sürü kadın 50 yaşında kanser olmamak için önce rahmini, sonra göğüslerini aldırır, silikon koyar ve ikinci gençliğini yaşar. Niçin üzülüyorsunuz? Dünyanın sonu değil, erken teşhis” dedi. Danışmak için gitmiştik, ben “Siz yapın istiyorum ameliyatı” dedim. Meral şaşırdı, bana baktı. Kararı verdim; oradan çıktık, arabamıza bindik. “Eve gitmeyelim, Park Şamdan’da bunu kutlayalım” dedim.
Ne kutlaması?
Kanserden kurtulacak diye mi? Gittik, Park Şamdan’da Meral hiç hastalanmamış gibi kutlama yaptık.
Meral Hanım’a müthiş moral olmuşsunuz!
Tek göğsü alındı Meral’in. Ona dedim ki; “Herkesin çift göğüsü var, t ek göğüslü olmak daha enteresan.” Gerçekten de böyle mi düşünüyordunuz, yoksa rol mü yapıyordunuz? Hayır, içimden de öyle düşündüm.
Kendi kendinize kaldığınızda nasıldınız? Çok üzüldüğüm, şu odada ağladığım zamanlar da oldu. Ama hiç kimseye göstermedim ağladığımı. Kimse bilmedi.
Nasıl geçirdiniz o dönemi?
Bir peruk yaptırdık Meral’e. Çok doğaldı, kimse anlamıyordu. Bir davete katılacaktık. Meral kırmızı tuvaletini giydi, ben de papyonumu bağlıyorum. Meral, gözlerine rimel sürerken bir çığlık attı. Kirpikler gitmişti. Ağlamaya başladı. “Ay” dedim “Allahaşkına bu mu dert?” Bir sürü müşterim makyaj yaptırırken takma kirpik taktırıyor. Müşterilerimin makyajını yapan Jerve Hanım’ı aradım, “Yanınızda bol bol kirpik getirin, eşime takacak, makyaj yapacaksınız” dedim. Meral ağlıyor, “Ben gitmem” diyor. “Nasıl gitmezsin, hemen yüzünü sil, şimdi makyajcı gelecek. Mutlaka gideceğiz” diyorum. Neyse ikna ettim. Meral yüzünü yıkadı, bir küçük viski verdim. Jerve muhteşem kirpikler taktı. Bir sene sonra Meral’in kirpikleri eskisinden güzel çıktı. Ama o bir sene boyunca Jerve her hafta başı gelip kirpik taktı Meral’e. Çünkü takılan kirpikler bir hafta dayanıyordu.
“Önemli bir şey gelmedi başımıza” gibi davranmaya mı gayret ettiniz?
Hep öyle davrandım. Sevgililer Günü’ydü. Meral’in küçük küçük saçı çıkmaya başladı. Çok hoştu. Karlı bir gündü, arabamıza yürürken kaydı yere düştü. Peruk kafasından fırladı. Kahkaha ile gülmeye başladık. Yanımızda Hüseyin Avunduk ve karısı da vardı; “Çok hoşsun böyle, peruğunu takma” dediler. Ondan sonra peruğu takmadı zaten.
Meral Hanım’ı kanserden ne kurtardı?
Erken teşhis ve şefkat. O da metin davrandı. Fiziğinden hiçbir şey kaybetmedi. Ben zaten hiçbir zaman eşimi evde bile saçı taranmamış görmedim. Hep bakımlıdır.
Sizin şıklık tanımınıza uyuyor sanırım?
Şıklık sadece şık bir elbise ve mücevher değildir. Şık bir kadın sabahın 9’unda da şık olmalı, gecenin 1’inde de. Çok şık kadınlar vardır. Gece bir davette selam verir, “Kim bu kadın?” diye düşünürüm. Sonra öğrenirim ki, sabah bende provadaymış. Ama tanıyabilene aşkolsun…
Röportaj: Seral CUMALI
Henna Gelinlik Gaziantep hizmete girdi
Henna Gelinliğin Türkiye genelindeki 8. Şubesi İncilipınar Mahallesi’nde hizmete girdi. İşletmeci Esra Çelik, gelinlikte marka olan Henna Gelinlikleri ile Gaziantepli gelinleri giydireceklerini söyledi.
İncilipınar Mahallesi Gazimuhtarpaşa Bulvarı Nişantası Sokak’ta hizmete giren Henna Gelinlik işletmecisi Esra Çelik, firmanın 14 Şubat 2010 tarihinde kurulduğunu anımsatarak, Gaziantep mağazasıyla birlikte Türkiye genelinde 8 şubelerinin bulunduğunu açıkladı.
Henna Gelinlik’in çok iyi bir tasarım kadrosuyla çalıştığını açıklayan Çelik, tekstil mühendislerinden oluşan tasarım ekibiyle en güzel gelinlikleri ürettiklerini söyledi. Esra Çelik, Henna Gelinlik olarak İstanbul’daki gelinlikleri Gazianteplilerin ayağına getirdiklerini ifade ederek, gelinlik almak isteyenlerin artık Gaziantep dışına gitmesine gerek kalmadığını belirtti. Henna Gelikliklerinin yeni model tasarım gelinliklerinin çok beğenildiğini vurgulayan Çelik, farklılık arayan genç kızların Henna Gelinliğe mutlaka uğramasını tavsiye etti.
Düğün günü gelin ve damatlıklarla önce fidan diktiler sonra düğün yaptılar
İstanbul’da yaşayan Uşaklı genç çift, düğün günü gelin ve damatlıklarla önce fidan diktiler sonra düğün yaptılar. Küresel ısınmaya ve ağaç sevgisine dikkat çekmek amacıyla düğün öncesi fidan dikmeye karar veren genç çift, evlenecek tüm çiftlere fidan dikmeye davet etti.
İstanbul İETT otobüslerinde şoför olarak çalışan Murat Şah (34) ile özel bir şirkette çalışan Keziban Güngör (30) evlenmek için memleketleri Uşak’ı seçti. Bugün akşam saatlerinde gerçekleştirilecek düğünle dünya evine girecek genç çift düğün öncesi örnek bir davranışta bulundu. Öğle saatlerinde düğün için hazırlıklara başlayan çift, damatlık ve gelinliklerini giyerek fidan dikmeye gitti. Uşak Belediyesi’nin katkılarıyla Huzurpark mevkiinde akrabalarıyla birlikte 50 adet çam fidanı diken gelin Keziban Güngör ile damat Murat Şah, yeni bir hayata başlarken fidan dikmenin en doğru davranış olacağını düşündükleri için böyle bir işe karar verdiklerini dile getirdiler.
Son yıllarda çevre kirliliği, küresel ısınma ve artan orman yangınlarının ormanlara büyük zarar verdiğini ifade eden genç çift şunları söyledi; “İstanbul’da yaşamamıza rağmen memleketimizde evlenmeye karar verdik. Düğün tarihini belirledikten sonra ormanların önemine dikkat çekmek ve evlenecek çiftlere örnek teşkil etmek için fidan dikmeye karar verdik. Bu isteğimizi belediye ile paylaşıp yardım istedik. Belediyenin bize gösterdiği alanda da 50 adet çam fidanı diktik. Fidan dikimini gelinlik ve damatlıklarımızı giyerek gerçekleştirdik. Birlikte yeni bir hayata başlıyoruz. Fidan dikmek de yeni bir hayatı vesile olmaktır. Bizim için çok önemli olan bugünde bir dikili ağacımız olsun istedik. Evlenecek tüm çiftlerin geleceğimiz ve dünyamız için düğün öncesi fidan dikmesini tavsiye ediyoruz. Belediye bu konuda bir karar alıp çiftlere düğün öncesi fidan dikmeye davet etmelidir”
Gelinlik sektörü, krizde ciroları düşmesine rağmen büyüdü
Referans Gazetesi’nden Derya KARAYAĞIZ’ın haberine göre, kriz evlenmek isteyenlere engel olamadı ve gelinlik sektörü yüzde 20 büyüdü. Yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte gelinlik pazarının hareketlenmeye başladığını belirten İstanbul Gelinlik Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği Başkanı Ermiya Akay, “Türkiye’de her yıl 650-700 bin nikah gerçekleşiyor. İstanbul dünyada en fazla nikahın gerçekleştiği şehirlerden biri. Hatta Las Vegas’ı bile geçti” dedi. Doğum, ölüm ve evlilik alışverişinin kriz olsa da sürdüğüne dikkat çeken Akay, sadece bütçelerin kısıldığını, bu nedenle krizde tüm gelinlikçilerin ciroları artmasa bile işlerinin arttığını söyledi. Sektörün geçen yıl yüzde 20 büyüdüğünü anlatan Akay, bu yıl yüzde 40 büyüme beklediklerini kaydetti.
80 bin kişi istihdam ediliyor
İstanbul’da yılda 120 binin üzerinde kişinin evlilik alışverişi yaptığına işaret eden Akay, sadece gelinlik sektörünün büyüklüğünün 600-650 milyon dolar civarında olduğu bilgisini verdi. Akay, yılda 350 bine yakın gelinlik satılırken, 350 bin adet gelinliğin de kiralandığını kaydetti. Sektörün yaklaşık 80 bin kişiyi istihdam ettiğini bildiren Akay, sadece İstanbul’da irili ufaklı bin 200 gelinlikçi olduğunu dile getirdi.
Akay, İstanbul’un gelinlik tasarımı bakımından dünyadaki en iyi tasarımcıların olduğu şehirlerden biri olduğunu, imalat gücünün de çok yüksek olduğunu vurguladı. Ancak sektörde yurtdışına açılabilen çok fazla firma olmadığını anlatan Akay, “İstanbul butik bir şehir ama biz bunu satmasını bilmiyoruz. Bazı şeyleri allayıp pullayamıyoruz. Allayıp pullayan tekstil markalarımız yurtdışında çok güzel işler yapıyor ama bunu yapan gelinlikçimiz henüz yok” diye konuştu.
Çin fiyatına İtalyan kalitesi isteniyor
Türkiye’den kayıtlı olarak yılda 40 bin adet gelinlik ihracatı yapıldığını söyleyen Akay, Türkiye’nin tasarım ve kalitede İtalya ile yarıştığını, ancak Avrupa’nın İtalyan kalitesinde gelinliği Çin fiyatına istediğini belirtti. Türkiye’de bazı firmaların birkaç yıl önce Avrupa’ya fason gelinlik diktiğini dile getiren Akay, “Sonra gördüler ki bunun bir anlamı yok. İtalyanlar fuarlarda bir gelinliği toptan bin euroya satarken, biz daha güzelini 600 euroya satamıyoruz. Türk gelinliğini marka yapabilmemiz için devletin bize destek vermesi lazım” açıklamasında bulundu.
Gelinlik konsept mağazası açtı
Aynı zamanda Akay Gelinlik’in de sahibi olan Ermiya Akay, Wedding World Kuyumcukent’e Türkiye’nin en büyük gelinlik konsept mağazasını açtıklarını ifade etti. Akay, toplam 2 bin 200 metrekare mağaza içinde VIP hizmet verdiklerini dile getirdi. 1 milyon TL’lik yatırım yaptıklarını açıklayan Akay, şunları söyledi: “Mağazamızda her inceliği düşündük. Mağazada gelen müşterilerin ailesiyle birlikte oturup, gelinlikleri prova edebileceği geniş ferah odalar var. 2011 ve 2012’de İstanbul’da 2 tane daha Premium konstepli mağaza açmak istiyoruz. Her sene 100’ün üzerinde model tasarlıyoruz. Bu gelinliklerin hemen hepsi satılıyor.”
Kuyumcukent Wedding World evlilik konseptli alışveriş merkezi projesine inandıkları için böyle bir mağaza açtıklarını anlatan Akay, “Kuyumcukent Wedding World projesinin tutmaması mümkün değil. Müşteri buraya gelecek, gelinliğini, damatlığını, abiyesini, çeyizini, altınını, şekerini aklınıza gelecek her türlü ihtiyacını alacak. Gelen müşterilerimiz de bunu teyit ediyor. Rahat geldik, park sorunu yaşamadık, çayımızı, kahvemizi içtik, gelinliğimizi aldık, tektaşımızı, davetiyemizi, nikah şekerimizi hallettik diyorlar. Bu iş zaten bundan başka olmaz. Havaalanına 5 dakika mesafede olduğu için Türkiye’nin her yerinden gelenler de olacaktır” dedi.
Akay’ın Premium mağazası dışında 11 tanesi yurtiçinde, 2 tanesi de yurtdışında olmak üzere toplam 13 mağazası olduğunu bildiren Akay, çok yakında Almanya Essen’de de bir mağaza açılacağı bilgisini verdi.