Selahattin Duman:Kır düğününü gelinlik kızlara tavsiye etmem
Vatan gazetesi yazarı Selahattin Duman,son zamanların yeni trendi olan kır düğünü hakkında detaylı bir yazı yazmış.
Eli kulağındadır.. Kız kısmının gözü magazin haberlerine değiyorsa, eninde sonunda birinden biri “Ben kır düğünü istiyorum..” diye tutturacaktır.. Gelinlik kızlar birbirinin ağzına baktığından bu iş çığ gibi büyüyecektir.. Bu yazı tehlike habercisidir..
Haberini gazetede görmemle yüreğimin “Hoop!” etmesi bir oldu..
İngiliz milletinden, sarışın, bir deri bir kemik olduğu için görünüşü “açlık sınırının” bir parmak üzerinde duran dünyaca ünlü bir manken evlenmeye hazırlanıyormuş..
O da her kız gibi evlendiğinde başının göğe ereceğine inananlardan.. O yüzden de besbelli ki eşi benzeri görülmemiş bir düğün formatı arayışında..
Aklına “kır düğünü” düşmüş..
Magazinci milletini karşısına dikmesiyle birlikte müjdesini vermiş..
“Kır düğünü yapacağım..”
***
Bizim zengin kız babalarının başına iş açacak haber bu..
Özellikle de oğlan tarafının..
Düğün dernek işi oğlanın cezası olduğundan, İngiliz mankeninin tetikleyeceği bir “Kır Düğünü Modası” her daim onların başına patlar..
Fukara kısmısı için mesele yok..
Getirir bir davul zurna.. Konu komşudan toplanan masaydı, sandalyeydi yan yana dizilir.. Kazanda pişen sofraya düşer.. Düğün aradan çıkar..
Zengin kız babası veya damat için durum aynı değil..
Gelin adayı “Kır düğünü isterim..” diye tutturduysa bunun bedeli ağır olur.. Ne bileyim.. Temsil Çırağan Sarayı’nda veya Esma Sultan Yalısı’nda yapılacak bir düğünden daha pahalıya gelir..
NEREDEN ÇIKTI?
Gelinlik kız milleti, hep orijinallik peşindedir..
Aileden, eğitimden ve kişiliğinden gelen sıradanlığını ömür boyu sırtında taşıyacağını bildiği veya hissettiği için hiç değilse düğününde bir farklılık yaratmaya çalışır..
Sıradanlığına karşı bir savunma sistemidir bu..
İster ki yapacağım düğünün eşi benzeri olmasın.. İnsanoğlu, dünya durdukça onu konuşup dursun..
Öyle bir şey olmaz tabii..
Dünyanın her tarafında “Düğün olur iki kişiye.. Tasası düşer konu komşuya..” ilkesi işlediği için, Karun hazinelerini dökseniz düğüncüleri memnun edemezsiniz..
Bu biiir..
Ayrıca kız kısmının kafası düğüne kilitlendiğinde mevcut yetenekleri de işlemez hale gelir ve yaratıcılık denen şey sıfırlanır..
Orijinallik peşinde koşarken, kimi taklit edeceğini arar durur.. Bulduğu modeli bir de kafasına göre veya yakın arkadaşlarının aklına göre geliştirmeye kalkar.. Battıkça batar..
Köy yerindeki gelin adayının değil de şehirde yaşayan, okumuş, aileden varlıklı kızların bu işe sardırması biraz garip oluyor..
Kızların fikrini ilk bozan da zannedersem şu “Forrest Gump” filmi oldu..
Hani yarım akıllı Tom Hanks’in çocukluk arkadaşı ve aşkı olan hippi kız karakteri..
Filmde Tom Hanks ile kır düğünü yaparak evlendiler.. Gelin uzun, çiçekli entarisi ve başındaki çiçekten yapılma taç ile pek güzeldi..
Çıplak ayakla geldi, evlendi, dans etti.. O sahnelerden beri de kız milletinin aklı başından uçtu..
Biz tam unutuldu, derken bakıyorsun bir manken, bir artist veya başka bir rol modeli çıkıp “Kır düğünü yapacağım..” diyor..
Belâ yeniden hortluyor..
***
Fikir romantik.. Eğlenceli, esprili..
Kızların bilinç altında kendisini “kır çiçeği” gibi hissetmesine yarıyor lakin her kızın görüntüsü “kır çiçeği“ne uymuyor ki..
Yağlı güreşte pehlivanın giydiği kispet karalığında bir kızı kırda everdin, diyelim..
O görüntüsü ile “patlıcan” diye bilinen nesneden başka neye benzeyecek ki..
Haydi gelin mevzun vücutlu, boyu posu endamı yerinde diyelim.. Ya iki tarafın davetlileri, akraba-i taallûkat?
Söylediğim iftira değil resmi bilgidir..
Ahalimizin üçte biri obezite sınırında.. Bu demektir ki kır düğünü yaptığın yere onlarca şişman kadın gelecek, kendilerini mera niyetine çayıra salacak..
“Kadınsever” bir yazar olduğumdan görüntünün neye benzeyeceğini dillendirmek istemem..
James Dean’in ünlü “Devlerin Aşkı” filmindeki düğün sahnesini hatırlatmak yeter..
MALİYET AĞIR
Hani Teksas’tan gelen büyük toprak sahipleri, takmış takıştırmış karılarının arkasında düğün salonuna topluca giriyorlardı da “sığır sürer gibi” hem şapkalarını sallayıp hem de “Hooo! Hooo!” diye bağırıyorlardı ya!
O sahneyi hatırlamak “Kır düğününün görsel sakıncasının..” altını çizmek için yeterli..
İşin maliyeti daha da ağır..
Yukarıda söylediğim gibi İstanbul’un şık bir mekânında yapılacak düğünü alacaksın, kıra taşıyacaksın..
Nakliyesinden ulaşımına.. Bin tane gerekçe ile maliyet ikiye üçe katlanır..
Orkestrası iki misli ücret ister.. Yemek şirketi iki misli ücret ister.. Herkes kırsalın farkını fiyata koyar.. Yazık değil mi oğlan tarafına..
Haaa! Diyelim ki damat adayı seni sözlüyken, nişanlıyken üzdü..
İşte o zaman yaptır kır düğününü.. Hatta Polonezköy, Beykoz Çayırı , Çamlıca sırtı gibi yakın bir yer de arama..
İnadına milleti Kayseri’nin Gesi Bağlarına götür..
Konya’nın Meram Tepesi’ne çıkar.. Ne bileyim, biraz daha doğuya götürürsen Şerafettin Yaylası bile olur..
Kusurlu damat adayı da gününü görür..
***
Düğününde kendini kır çiçeği gibi hissetmek isteyen gelin adayı kızın başına gelebileceklerin haddi hesabı yok..
Çıplak ayağına diken mi batar, gelinliğin içine börtü böcek mi kaçar, Strauss‘un “Bahar Valsi” müziği eşliğinde güzel güzel dans ederken çıplak ayakla inek fışkısına mı basar, orasını bilemem..
Şehir kızlarına uymayacak sürprizlerle doludur doğa..
Ben gereken uyarıyı yaptım.. Hem kız kısmı hem oğlan tarafı bunları bir iyice düşünsün..
Kısadan Hisse: Kızlar gelin olmayı masal sanır, ata binince koşar sanır..
İlgili Haberler:
valla damatların tarafını tutuyor bence
derya
9 Eyl 11 at 13:14